TR
  • English
  • Türkçe
  • русский язык
  • українська
  • العربية
  • Deutsch
  • Français
  • español, castellano
  • 48 saatte

    Mersin

    Birinci Gün

    Mersin’de güne yat limanında deniz ve tekneler eşliğinde muhteşem bir kahvaltı ile başlayıp şehir turu ile devam edebilirsiniz. Mersin’in şehir merkezinde çok renkli bir müze turu sizi bekler. Mersin Arkeoloji Müzesi farklı antik kentlerden gelen el yapımı tarihi eserler ile dikkat çeker. Ayrıca, Atatürk Evi ve Müzesi, Mustafa Erim Kent Tarihi Müzesi, Mersin Deniz Müzesi de kenti ve bölgeyi keşfetmenizi sağlayacak diğer önemli müzeler arasında yer alır.

    Yumuktepe ve Soli Antik Kenti dünyanın en eski yerleşim yerlerindendir. Mersin’in zengin tarihi ve kültürel geçmişini günümüze taşırken tarih sevdalılarını da antik çağlarda adeta gizemli bir yolculuğa çıkartır.

    Öğle yemeğinde şehir merkezinde Mersin yöresine özgü tantuninin tadına bakabilir ve şalgam suyu içebilirsiniz. Öğle yemeğinin ardından yöreye özgü tatlılardan cezerye ya da kerebiç bir fincan Türk kahvesi ile çok iyi gidebilir.

    Öğleden sonra, Mersin’in inanç, arkeoloji ve kültürel turizmi ile gözde ilçesi Tarsus’a doğru yola çıkarsınız. Tarsus Müzesi, St. Paul Anıt Müzesi ve Kuyusu, Kleopatra Kapısı, Antik Roma Yolu, Eshab-ı Kehf Mağarası (Yedi Uyurlar Mağarası), Gözlükule, Roma Hamamı, Danyal Peygamberin Mezarı ve Gülek Kalesi Tarsus’un görülmeye değer önemli turistik yerleridir. Tarihi Tarsus evlerinin bulunduğu sokaklarda yürürken bölgenin tarihi ve nostaljik dokusunu da içinizde hissedersiniz. Kırkkaşık Bedesteni mola verip yerel ürünler ve hediyelik eşyalar satın alacağınız harika bir çarşıdır. Buraya özgü kaynar adı verilen yöresel şerbeti de tadarak günün yorgunluğunu atarsınız.

    Doğal güzellikleri keşfetmek için, çam ağaçları ile çevrili harika doğası, serin havası, şaşırtıcı güzellikte bir göl ve şelalesi ile Çamlıyayla’ya doğru ilerlersiniz. Çamlıyayla, bölgenin doğal güzelliklerini keşfedip serinlemek, karsambaç tatmak hatta ahşap yayla evlerinde bir gece geçirmek isteyebileceğiniz güzellikte bir yerdir.

    İkinci Gün

    Güne Silifke’de bulunan Cennet Cehennem Obruğu yakınlarında yöresel bir kahvaltı ile başlayabilirsiniz. Restoranlarda sıkma (bazlama/gözleme) ve çeşitli narenciye reçelleri gibi farklı yöresel lezzetlerin tadına bakabilirsiniz. Kahvaltıdan sonra, ilk durak Cennet Cehennem Obrukları sonrasında da Astım Mağarası’dır.

    Öğleden sonra güneşin tadını çıkarıp biraz serinlemek için denize girmek isteyebilirsiniz. Narlıkuyu Akdeniz’in berrak ve mavi sularında serinlemeniz için sizi bekler. Sesi, Cennet Çukuru’nun dibinden duyulabilen yer altı nehri burada Akdeniz ile buluşur, Narlıkuyu’nun turkuaz denizinde ferahlayıp, koyun çevresindeki restoranlarda ızgara balık ve özel mezelerin tadına bakabilirsiniz. Öğle yemeğinin ardından ilk durak mozaikleriyle kendisine hayran bırakan Narlıkuyu Mozaik Müzesi olacaktır.

    Silifke’ye devam ettiğinizde, Adamkayalar, Roma Tapınağı, Aya Tekla Manastırı ve Uzuncaburç’u ziyaret edebileceksiniz. Tarih tutkunları Silifke Müzesi ve Etnografya Müzesi'ne kayıtsız kalamayacaklar.

    Harika denizin ve kumsalın tadını çıkarmak isterseniz Silifke'de bir çok seçeneği bir arada bulursunuz. Dünyanın en güzel koylarından biri olarak seçilen Silifke’nin Tisan Koyu, mavi ile yeşilin birleştiği Akdeniz’in saklı cenneti olarak bilinen bir doğa harikasıdır. Mavi bayraklı Boğsak Koyu da yine Silifke’de bulunur.

    Akşam yemeği için restoran tercihiniz mavi yengeç ya da ıstakoz servisi olanlardan biri olabilir. Sadece Mersin’in değil, Türkiye’nin de en özel deniz ürünlerinden biri olan mavi yengecin tadına bakmadan Mersin’den sakın ayrılmayın.